23 Aralık 2008 Salı

ISLAK KEK


Kardeşim bayram tatili için Denizli'ye gelmişti. Kendisi Kocaeli de okuyor. Benim blogunda daimi yorum bırakanlarından. Devamlı abla biz öğrenci adamız. Bunları yapamıyoruz geldiğimde istiyorum diye yazıyor. Pazar günü geri dönecekti. Benden ıslak kek istedi. Islak keki çok sever. Evdeyken ne zaman beni arasa abla ıslak kek varmı diye takılır. Biraz önce görüştüm. Buralar çok soğuk abla ya diyor. O bana kendine dikkat et diyor ben ona. Konuşurken gözlerim doldu. Allah zihin açıklığı versin. Bir an önce bitirsin okulunu gelsin. Pazar günü doğum günüydü. Abla geldiğimde pasta istyorum dedi. Bende sen gel ben sana yaparım dedim. Sömestri tatiline geldiğinde pastasını yapacağız inşallah.


MALZEMELER
3 ADET YUMURTA
1,5 SU BARDAĞI ŞEKER
YARIM SU BARDAĞI SIVI YAĞ
2 YEMEK KAŞIĞI KAKAO
1 SU BARDAĞI SÜT
1 PAKET VANİLYA
2,5 SU BARDAĞI UN
2 PAKET KABARTMA TOZU

YAPILIŞI
Yumurta ve şekeri köpürüp beyazlaşana kadar çırpıyoruz. İçine yağı, sütü, kakaoyu ve vanilyayı ekleyerek tekrar çırpıyoruz. Bu karışımdan 1 su bardağı ayırıp kalan sıvı malzemenin içine unu ve kabartma tozunu katıp karıştıyoruz ve yağlanmış fırın tepsine boşaltıyoruz. Önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında kürdan testi temiz çıkana kadar pişiriyoruz. Pişen kekimizi fırından çıkarıp ilk sıcaklığı çıktıktan sonra dilimliyoruz. Ayırmış olduğumuz 1 bardak harcın içine yarım su bardağı süt katıp karıştırıyoruz ve bu karışımı dilimlemiş olduğumuz kekimizin üzerine her yerine eşit bir şekilde döküp soğumasını bekliyoruz. Soğuyan kekimizin üzerini istediğimiz şekilde süsleyip servis yapıyoruz.
Kardeşim abla eline sağlık çok güzel olmuş diyerek yedi. Dayısı yedi diye oğlumda yanına oturmuş. Ben de yiycem diye.

19 Aralık 2008 Cuma

EKMEK MAKİNESİNDE POĞAÇA


Biraz daha iyileşmiş olarak aranızdayım. Beni yorumları ve iyi dilekleri yanlız bırakmayan tüm arkadaşlarıma çok teşekkür ederim. Evet bugün biraz daha iyiyim. Sesim biraz bozuk; bir de kuru öksürüğüm var. Herhalde zamanla o da geçer.
Bayram da eltimle beraber denediğimiz lezzetlerle devam ediyorum. Eltim bir arkadaşında yemiş ve evde kendisi de yapmış. Şekil ekmek şekli tat aynı poğaça. Benim gibi işin kolayına kaçan hanımlar için birebir.

3 tane yumurtayı rondada köpürene kadar çırptık. Bunu ekmek makinesinin haznesine döktük. İçine (makinenin ölçü bardağı ve ölçü kaşığı) 1 ölçü bardağı süt yarım bardak da su koyduk. 1 küçük ölçü tuz ve 1 büyük ölçü şeker, 1,5 kase kadar lor peynir ile yarım demet maydanozu ekleyip makineyi çalıştırdık. 2-3 dakika sonra makineyi kapatıp içine 4 ölçü un ile 1,5 ölçü mayayı ekleyip normal ekmek ayarında 3 saat pişirdik. İlk uyarı sesinden sonra içine çörek otu kattık. 3 saat sonunda ekmek poğaçamız hazırdı.

Bütün hali ile resim çekemedim. Çünkü çocuklar dayanamadılar. Bizde onları bekletmeyelim diye hemen dilimledik. Denenizi tavsiye ederim.

17 Aralık 2008 Çarşamba

ÖZBEK PİLAVI


Herkese merhaba. Haftanın ortasına gelmemize rağmen ben hâlâ kendime gelemedim. Bayramdaki temizlik ve misafir koşturmacası (ki bunlar güzel telaşlar) ve hemen bayram arkası iş başı yapmam beni yordu herhalde. Şiddetli bir gribe yakalandım. Ben çok uzun süredir bu şekilde grip olmamıştım. Hafif, ayakta atlatıyordum ama bu sefer beni yatırdı. Cuma günü pek bir şeyim yoktu. Cumartesi akşam bir üşümek bir titremek derken ben yattım. Pazartesi işyerine geldim ama çalışacak hâlim yok. Öğleden sonra izin alıp gittim. Eve gidince annem hemen sağlık ocağına git dedi. Sağlık ocağına gitmek gözümde büyüyor. Neyse görümcemle gittim. Bayram sonrası olmasından dolayı çok kalabalık, sıra numarası kalmamış. Hemşire ile görüştük saat 17.00 ye kadar bekleyin bakılırsanız bakılırsınız dedi. Ben ayakta zor duruyorum; eve döndük. Hemen yattım. Akşam eşimle beraber acile gittik. Oradaki doktor hem ilgilenmedi üstüne üstlük bir de kendisinden yanına fazla yaklaştığımızı ve hastalığı kendisine geçireceğiz diye fırça yedik. Zar zor ilaç yazdırdık eve döndük. Yolda eşimle kendi kendimize gülüyoruz. Bir de doktordan fırça yedik diye. 3 gündür ilaç kullanıyorum ama tam anlamıyla bir iyileşme görülmedi. İşyerinde öksürükten telefonla bile konuşamıyorum ve yanımda devamlı sıcak su ile idare ediyorum. İşte böyle arkadaşlar bırakın bloguma bakmaya evde bile yemek yapamadım. Sağolsun annemde yedim.

İşte bayramda eltimle denemiş olduğumuz tariflerden biri daha. Özbek pilavı.

250 gram kadar parça eti küçük küçük doğrayıp tencereye aldık. Kendi suyunu salıp çekinceye kadar pişirdik. Biraz kavurduktan sonra 4-5 havucu rendeleyip etlerin üzerine ilave edip kavurduk. İyice kavrulduktan sonra baharatlarını (biz kekik,kimyon, karabiber kullandık)ve tuzunu ekleyip ocaktan aldık. Islatmış olduğumuz 4 bardak pirinci yağda biraz kavurduk. Hazırlamış olduğumuz etleri pirincin içine katıp bir iki çevirdikten sonra suyunu ilave ettik.Kısık ateşte pilavımızı pişirdik. Piştikten sonra dinlendirip servis yaptık.

Ben ilk defa yedim. Havuçlu pilav yaparım ama bu şekilde denememiştim. Güzel lezzetli bir pilav oldu. Aslında kalıba boşaltılıp şekilli olarak servis yapılabilirdi ama bizim pek vaktimiz yoktu. Herkes sofraya oturmuştu. Bu resmi bile zorla çektik.

12 Aralık 2008 Cuma

ELMALI TURTA


Herkesin geçmiş Kurban Bayramı mübarek olsun. Allan c.c. sağlıkla, mutlulukla ve sevdiklerimizle daha çok bayramlar göstersin. Sevgili Tijen'in dediği gibi bayram rehavetine kapılıp blogumu bir haftadır güncelleyemedim. Ama boş da durmadım. Blogum için güzel tatlar ve tarifler denedim.
Bayramımız çok güzel geçti. İzmir den eltim geldi. Onlarla beraber hoşça vakit geçirdik. İlk iki gün hareketliydi; son iki gün ise biraz dinlendim biraz evimle ilgilendim. Eltimleri de bugün yolcu ediyoruz. Güle güle gitsinler Allah c.c. sağ salim evlerine varmak nasip etsin. Bayramın son günü çayın yanına bir şeyler yapalım dedik. Eltim Melek arkadaşından elmalı turta tarifi almış. Melek turta yaptı bende tuzlu kurabiye yaptım. Akşam çayına güzel sohbet eşliğin pastalarımızı yedik.

MALZEMELER
1 SU BARDAĞI ŞEKER
2 ADET YUMURTA
YARIM SU BARDAĞI ERİMİŞ MARGARİN
1 PAKET KABARTMA TOZU
ALABİLDİĞİ KADAR UN

ÜZERİ İÇİN
3 ADET ELMA (RENDELENECEK)
1 SU BARDAĞI ŞEKER
CEVİZ, FINDIK VE TARÇIN
PUDRA ŞEKERİ
YAPILIŞI
Öncelikle üzeri için 3 adet elmamızı rendeleyip 1 su bardağı şeker ile pişiriyoruz. Elmalar suyunu çekip pişince içine kırmış olduğumuz ceviz ve fındık parçaları ile tarçının ilave edip soğumasını bekliyoruz. Biz üst harcının içine hoş koku vermesi için vanilya da ekledik. Harcımız soğurken hamurunu hazırladık. Tüm malzemeleri karıştırp yumuşak bir hamur yaptık. Hamurdan turtamızın üzerine rendelemek için avuç içi kadar bir parça ayırıp donması için buzluğa kaldırdık. Kalan hamurumuzu turta kalıbımıza güzelce yaydık. Üzerine elmalı harcımızı döküp; en üstüne de ayırmış olduğumuz hamurumuzu da rendeyip önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında pişirdik. Piştikten sonra ilk sıcaklığı çıkınca üzerine bolca pudra şekeri serperek servis yapabiliriz. Kahvenin yanına çok yakışıyor.

6 Aralık 2008 Cumartesi

İYİ BAYRAMLAR

Bayramlar küsleri barıştıran, uzakları yakın eden, insanları sevdiklerine kavuşturan günlerdir.
Hadi bu bayram uzun süredir görmediğimiz dostlarımızı, arkadaşlarımızı arayıp onların bayramlarını kutlayalım.
KURBAN BAYRAMIZ KUTLU, MUTLU VE MÜBAREK OLSUN.

TAHİNLİ KEK




Bayrama şunun şurasında 2 gün kaldı. Bayram önü tatlı yiyelim tatlı konuşalım diyerek; bizim çok sevdiğimiz tahinli kek tarifini eklemeya karar verdim.
Herkese ailesi ve sevdikleri ile güzel bayram diliyorum. BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN.

MALZEMELER
3 ADET YUMURTA
1,5 SU BARDAĞI ŞEKER
YARIM SU BARDAĞI SIVI YAĞ
1 SU BARDAĞI SÜT
1 PAKET KABARTMA TOZU
1 PAKET VANİLYA
2,5 SU BARDAĞI UN
6 KAŞIK TAHİN (3 KAŞIK İÇİNE, 3 KAŞIK ÜZERİ İÇİN)

YAPILIŞI
Yumurta ve şekeri beyazlaşana kadar çırpalım. İçine süt, yağ ve 3 kaşık tahinimizi ekleyerek tekrar çırpalım. Sıvı malzemelerin içine elemiş oldumuz un, kabartma tozu ve vanilyayı da ekleyerek tahta bir kaşıkla karıştırarak yağlamış olduğumuz tepsimize dökelim. Üzerine kalan 3 kaşık tahini de şekille olarak ekip önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında kürdan testi temiz çıkana kadar pişirelim.


Hafif, yumuşak ve ağızda dağılan bir kek oluyor.

4 Aralık 2008 Perşembe

ENGİNAR


Kurban bayramına 4 gün kaldı. Her bayram öncesi beni bir telaş alır. Ev temizlenecek, tatlı yapılacak ve bu işler nasıl yetişecek. Her akşam işten gelip yemek yedikten sonra ben ev ile uğraşıyorum ve yatmadan önce kalan ufak tefek şeyleri bitireyim derken sürünüyorum artık. Bu durum bende bayrama kadar devam eder. Hafta sonu kızım mutfaktaki dolabı temizliyordu. Dolapta bir şişe enginar konservesi bulmuş. Anne bu ne dedi. Ne yazıyorum üstünde dedim enginar dedi. Anne hadi pişirelim dedi. Bende hafta içi bir akşam pişirelim bu akşam yemeğiniz var dedi. Ama kızımın aklına bir kere düştü unutur mu. Her akşam söylüyor.Eşime enginar pişirsen yermisin dedim. Ben yemem siz yersiniz dedi. Eşim bilmediği tatları yemez. Aksine biz de kızımla severek yeriz. Fakat ben hiç enginar pişirmedim. İnternette gezerken kolay bir tarif buldum hemen yaptım. Eşim küçük bir parça aldı; ağzını buruşturdu, kızım da heves ettiği gibi bir tatla karşılaşmadı ama gene de yedim. Beni sorarsanız ben beğendim. Daha önceleri annem yapardı.
MALZEMELER
1 ŞİŞE ENGİNAR KONSERVESİ
1 ŞİŞE GARNİTÜR (İŞİN KOLAYINA KAÇTIM)
1,5 LİMONUN SUYU
1 ÇAY BARDAĞI ZEYTİNYAĞI
1 TATLI KAŞIĞI UN
4 SU BARDAĞI SU (BEN 2,5 BARDAK SU KULLANDIM)

YAPILIŞI
Enginarları şişeden çıkarıp bir güzel yıkadım. Tencereye dizdim. Garnitürleri de suyunu süzüp yıkadım. Tenceredeki enginarların içine paylaştırdım. Kavanozdan yedi tane enginar çıktı. Bir kase içinde 1 tatlı kaşığı un, 1,5 limon suyu, 1 çay bardağı zeytinyağını çırptım. İçine 2 su bardağı suyu ekledim. Enginarların üzerine döktüm. Kaynaya kadar harlı ateşte kaynadıktan sonra kısık ateşte 15-20 dakika enginarlar yumuşayana kadar pişirdim. Tencere de soğutup servis tabağına aldım.

2 Aralık 2008 Salı

KOLAY PROFİTEROL




Herkese iyi haftalar diliyorum.Bu hafta işlerimizin yoğunluğu ve patronumun kendi bürosunu bırakıp bizim büroya taşınması ile çok hareketli başladı. Malum önümüz bayram onun da verdiği bir hareketlilik var. Bu yoğunluktan dolayı blogumu da güncelleyemedim arkadaşlarımı da ziyaret edemedim. Bu blog işi bende öyle bir alışkanlık yapmaya başladı ki yeni bir şeyler eklemediğim veya ziyaretler yapmadığım zaman kendim de eksiklik hissediyorum.
Pazar günü canım tatlı birşeyler istiyor diye evin içinde dolanıp durdum. Kek, kurabiye, pasta tarzı değil. İnternette dolaşırken aklıma profiterol geldi ama onun da hamuru ile uğraşmaya üşendim. Tariflerin içinde kolay profiterol vardı. Bende hemen mutfağa koştum yaptım ve tam soğumadan bir dilimi yedim. Hatta dilimlenmiş halini bile çekmeyi unutmuşum. Bizim evdekiler den de fırsat olmadı dilim halini çekmeye.

MALZEMELER

1 KİLO SÜT
1 SU BARDAĞI ŞEKER
1 SU BARDAĞI UN (TARİFTE YARIM SU BARDAĞI UN. YARIM SU BARDAĞI NİŞASTA)
1 PAKET VANİLYA
1 PAKET TUZSUZ ETİMET (BEN HAZIR KEKLERDEN KULLANDIM)
1 PAKET KREM ŞANTİ
1 PAKET ÇİKOLATA SOSU
2 BARDAK SÜT (SOS İÇİN)

YAPILIŞI

Süt, şeker, un bir tencerede karıştırıp ocağa konurak koyulaşıp muhallebi kıvamına gelene kadar pişirilir. Pişen muhallebi ocaktan alınır içerisine 1 paket vanilya ve 1 paket krem şanti ilave edilerek mikser ile çırpılır. Borcama dilimlediyimiz kekleri dizelim. (tarifte etimek kullaılmış) üzerine hazırladığımız muhallebiye dökelim. Muhallebi soğurken biz çikolata sosumuzu hazırlayalım. 2 bardak süt ile sosumuzu pişirip soğuyan muhallebimizin üzerine dökelim. Üstünü dilediğimiz şekilde süsleyebiliriz. Ben hindistan cevizi döktüm. Tadı çok hoştu.

28 Kasım 2008 Cuma

BİSKÜVİLİ PASTA




Dün akşam yemekten sonra kızım hemen odasına girdi. Bugün sınavı varmış. Oğlum ablasına rahat vermiyor. Kapıyı aç bende gircem, kalem ver, kağıt ver diye.Hem ağlıyor hem de ablasından bir şeyler istiyor. Ben de mutfağı toparlıyorum. Baktım olacak gibi değil. Oğluma hadi gel pasta yapalım dedim tamam dedi. Sandalyesini aldı geldi yanıma. Hem oğluma söyledim hem de ne yapacağımı düşünmeye başladım.Baktım çekmecede bisküviler var. Bisküvili pasta yapmaya karar verdik. Ben genelde hazır pudingten yapardım. Serde blogculuk var ya kendi yaptığım krema olacak ya. Başladım ondan şundan derken ortaya güzel bir krema çıktı.
Bu sayede oğlumda eğlenmiş oldu en azından ablasını rahatsız etmedi. Benimle pasta yapıyor arada bir de televizyon da bez bebeğe bakıyor. Çocukları oyalamak zor iş vesselam.

MALZEMELER
1KİLO SÜT
1 SU BARDAĞI ŞEKER
YARIM SU BARDAĞI UN
YARIM SU BARDAĞI NİŞASTA
1 PAKET VANİLYA
1 TATLI KAŞIĞI HİNDİSTAN CEVİZİ
1 TATLI KAŞIĞINDAN AZ TEREYAĞI

YAPILIŞI

Süt, un, nişasta ve şekeri tencerede karıştırıp tencereye ocağa koyuyoruz.Karıştırarak koyu muhallebi kıvamında oluncaya kadar pişiriyoruz. Pişen muhallebimizi ocaktan alıp içine hindistan cevizini, vanilyayı ve tereyağını ekleyip çırpıyoruz. Islattığımız borcama bisküvilerimizi diziyoruz.Üzerine muhallebi döküyoruz. Bisküvüler bitene kadar işleme devam ediyoruz. Biraz soğuduktan sonra buzdolabına kaldırıyoruz. Servis yaparken ben üzerine hindistan cevizi ve kakao serptim.


Tadı güzel olmuştu.Çocukların hadi yiyelim demelerinde tepsideki görüntüsünü çekmeyi unutmuşum.

27 Kasım 2008 Perşembe

KEK




Bizim evde kek çok sevilir. Bir kalıp kek yaparım, gelen giden yer ertesi güne bir veya iki dilim ancak kalır. Hani herkesin klasik bir kek tarifi vardır. İçine eklemeler yaparak değişik lezzetler çıkar bu kek bizim için öyle. Bizim derken annem, ablam ve benim. Hatta kızıma bile verdim. Misafir geleceği zaman hemen anne ben keki yaparım der.

MALZEMELER
3 YUMURTA
1,5 SU BARDAĞI ŞEKER
1 SU BARDAĞINDAN AZ SIVIYAĞ
1 SU BARDAĞI SÜT
2,5 SU BARDAĞI UN
2 PAKET KABARTMA TOZU
1 TATLI KAŞIĞI HİNDİSTAN CEVİZİ
1 TATLI KAŞIĞI TARÇIN
1 TATLI KAŞIĞI NESQUİK
YAPILIŞI
Yumurta ile şekeri beyazlaşana kadar çırpıyoruz. Süt ve sıvı yağı ilave edip çırpmaya devam ediyoruz. Diğer tarafta unu, kabartma tozunu beraber eleyerek sıvı malzemelere ekleyip biraz çırpıyoruz. Bu arada içine hindistan cevizini ve tarçını ilave edip; bir iki kere karıştırıp yağlanmış ve unlanmış kalıba yarısını boşaltıyoruz. Kalan harcın içine nesquik ekleyip tekrar karıştıryoruz ve kalıba boşaltıp; bir kaşık yardımı ile düzeltip 180 derecelik fırında kürdan testi temiz çıkana kadar pişiriyoruz. İlk sıcaklığı geçtikten sonra kalıptan çıkarıp afiyet ile yiyiyoruz.

26 Kasım 2008 Çarşamba

KURUTULMUŞ BİBER KIZARTMASI




Ben ve çocuklar hergün annemle telefonda konuşuruz. Pazartesi akşamı annemle konuşurken annem kurutulmuş biberi hamurlu harçla kızarttım dedi. Yapma ya dedim. Hafta sonu geldiğinde bir daha yaparız dedi. Ama benim aklıma düştü bir kere. Telefonu kapattım. Saate baktım.Bu saatten sonra yapılmaz dedim. Ertesi akşama mutlaka yapacağım ya hemen ön hazırlıklara başladım. Kurutulmuş biberleri ve karnıbaharı ayrı ayrı haşladım. Tohumlarını temizledim. Dolaba kaldırdım. Akşam işten gelince hemen mutfağa girdim. Ocağa tavayı koydum yağ ısınana kadar ben hamurunu yaptım. 2-3 kaşık un, 1 kaşık salça, 1 adet yumurta, tuz, karabiber ve biraz su ile hamur hazırladım. Haşlamış olduğum biberleri hamura bulayıp kızgın yağda kızarttım. Fazla yağını almak için kağıt havlu üzerine aldım. Artan hamur karışımında biraz da karnıbahar kızarttım. Çocuklar içinde patates. Yanın da sıcacık bir çorba. Buyrun size dün akşam ki menüm. Tabi ki yanında süzme yoğurt. Ben biberi bu şekilde daha çok seviyorum. Bana balık kızartması gibi geliyor. Balığı pek sevmem ama.

24 Kasım 2008 Pazartesi

ANNEMİN TARHANA ÇORBASI




Haydi arkadaşlar sofraya sıcacık çorbam hazır.
Soğuklar kendini iyice hissettirmeye başladı artık. Denizli'de hava soğuk,puslu ve yağışlı. (meteoroloji uzmanı Ebru Denizli'den bildiriyor gibi oldu) Böyle havalarda ben dışarıda olmayı hiç sevmem. Ev de olup dışarıyı seyretmeyi severim. Ama çalıştığım için bu imkansız. Soğuk havalarda eve gidince insanın canı sıcacık bir çorba istiyor. Benim tercihim de daha çok sıcak ve bol acılı tarhana çorbasından yanadır. Bu arada acıyı çok sevdiğimi de burada belirteyim Soframda mutlaka annemin yapmış olduğu acı pul biberim olur. (annem kıştan kuruttuğu biberleri elektrikli değirmende un gibi çeker.) Kızım da bende alıştı; o da biraz biraz tabağına ekiyor.
Cumartesi günü çocuklar sabahtan anneannelerine gittiler. Ben de iş çıkışı gittim. Annem, çocuklar seviyor diye patates köfte kızartmış bana da acılı tarhana çorbası pişirmiş. Annem ve ablamın pişirdiği tarhana çorbasının tadını hiç bir yerde bulamıyorum.
Ölçü vermiyorum. Annem göz kararı pişirmiş. 1,5 çay bardağı tarhayı su ve bir kaşık salça ile eziyoruz. Diğer tarafta yağı kızdırıyoruz, içine kurutulmuş biberlerimizi katıp bir iki çevirip suyunu katıp kaynatıyoruz. Kaynayan suyun içine ince bir süzgü yardıma ile ezmiş oldğumuz tarhanıyı katıp karıştırıyoruz. Pişmekte olan çorbamıza ezilmiş bir iki diş sarımsağı ve tuzunu da katıp koyuluğunu kendimize göre ayarlayıp gerekirse biraz daha su takviyesi ile kaynatıyoruz.
Herkese afiyet olsun.


24 Kasım Öğretmenler Günü

BAŞÖĞRETMEN
Atatürk benim,
Başöğretmenim,
Ne öğrendimse,
Ondan öğrendim.
Yenilikleri,
Hep o düşünmüş,
Milleti için,
Ağlamış, gülmüş.
Çocuk kalbimle,
İlk onu sevdim,
Atatürk benim,
Başöğretmenimdir.

Tarık ORHAN
DÜNYANIN HER TARAFINDA ÖĞRETMENLER İNSAN TOPLULUĞUNUN EN
MUHTEREM UNSURLARIDIR.

K.ATATÜRK


TÜM ÖĞRETMENLERİMİZİM ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLU OLSUN.

21 Kasım 2008 Cuma

LAHANA SARMASI




Ben aile apartmanında oturuyorum. Karşı daire de görümcem, üst katta kayınvalidem oturuyor. Arada ufak tefek problemler olsa da ki bunlar işin tuzu biberi hepimiz çok iyi anlaşıyoruz.
Benim çocuklarıma kayınvalidem bakıyor.Allah c.c. ondan razı olsun. İşe giderken asla gözüm arkada kalmıyor. Biliyorum ki çocuklarım emin ellerde. Kızım okula gidene kadar genelde evde olur; sadece kahvaltı için çıkar. Ama oğlum devamlı yukarıda. Dedesi ve babaannesini çok seviyor ve çok iyi anlaşıyor.
14 yıllık evliyim ama bazı yemekleri yapmak bana hep zor gelmiştir. Bunlar lahana ve yaprak sarmasıdır. Bahane olarak çalışmamı öne sürmüşümdür. Vaktim olmuyor, el oyalıyor diye. Sağolsunlar annem ve kayınvalidem ne zaman sarma yapsalar mutlaka bana da verirler. Annem genelde hafta sonları sarma yapar ki ben gidince yiyeyim diye. Kayınvalidem zaten üst katta. Yaptığı zaman ya yemeğe çağırır ya da mutlaka bir tabak verir. Kayınvelidemin yemekleri güzel olur. Ne de olsa eski toprak derler ya. Dün akşam lahana sarması yapmış pek de güzel olmuş. Ben de çorba pişirip güzel bir salata yaptım. Hep beraber güzel bir akşam yemeği yedik. Annecim ellerine sağlık.
Tarif vermiyorum. Herkes bilir nasılsa. Sadece resmini çektim.




19 Kasım 2008 Çarşamba

TUZLU KURABİYE




Hadi arkadaşlar ben çayı koydum sizleri bekliyorum. Çayın yanına sıcacık kurabiyelerim de var.
Haftanın tam orta günü olmasına rağmen ben daha kendimi yeni yeni iyi hissediyorum.Gribim geçti. Ama dün akşam da şiddetli bir mide ağrısı. Bugün beni biraz sersemletse de iyiyim. Dün akşam çok sevdiğim bir arkadaşım telefon etti. Ebru yarın akşam (bugün akşam için) evde iseniz biz geleceğiz diye. Midemin ağrısından dolayı ilk önce kabut etmeyeyim diye düşündüm; sonra da arkadaşımla uzun zamandır görüşümemiştik de bende kabul ettim. Telefonu kapattıktan sonra çayın yanına ne ikram etsem düşüncesi aldı beni. Fazla bir şey yapabilecek hâlim de yok. Kızım anne tuzlu kurabiye yapalım şimdi; ben de yarın okuldan gelince kek yaparım dedi. Kızım eğer böyle giderse mutfak ta çok becerikli olacak. Ben de tamam dedim. Hemen yağımızı dolaptan çıkardık. Biz yemeğimizi yerken yağımız eridi. Kızımın da yardımı ile hem güzel bir vakit geçirdik hem de kurabiyelerimizi pişirdik. Kızım yardım eder de oğlum etmez mi. O da almış eline sandelyesini yanımıza geldi. Ben de yapcam diye. Neyse eline küçük bir parça hamur verdik onunla oynadı.
Bu tarif bir arkadaşımın annesine ait. Lezzetli ağızda dağılan bir kurabiye.
MALZEME
1 PAKET MARGARİN VEYA TERAYAĞI (oda sıcaklığında yumuşamış)
1 ÇAY BARDAĞI SIVIYAĞ
1 TATLI KAŞIĞINDA AZ TUZ
1 TATLI KAŞIĞI ŞEKER
1 KAHVE FİNCANI SİRKE
2 ADET YUMURTA (BİR TANESİNİN SARISI ÜZERİ İÇİN AYRILACAK)
1 PAKET KABARTMA TOZU (BEN MAHLEPLİ SUSAMLI OLANDAN KULLANDIM)
UN

YAPILIŞI
Yumuşamış olan margarini, sıvıyağı, yumurtayı, tuz, şeker ve sirkeyi ekleyip karıştırıyoruz. Üzerine yavaş yavaş unumuzu ilave edip yoğuruyoruz. Hamurumuz ele yapışmayan fakat yumuşak bir hamur oluyor. Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar alıp istediğimiz şekli verip yağlanmış veya yağlı kağıt serilmiş tepsimize diziyoruz. Üzerine yumurta sarısını sürüp önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında pişiriyoruz.
Afiyet olsun.

17 Kasım 2008 Pazartesi

TEPSİ BÖREĞİ VE KABAK MÜCVERİ







Herkese güzel bir hafta diliyorum. Arkadaşlar inanır mısınız şu hafta sonlarını hem çok seviyorum hem de hiç sevmiyorum. Benim hafta sonu tatili olarak sadece pazar günüm var. Sizlerde de olur mu bilmem ama ben bu tek günde hafta içinden daha çok yoruluyorum. Genelde pazar günümü ailemle ilgilenebileyim diye temizliğimi cuma akşamından yapıyorum. Cuma gününden başlıyorum ben yorulmaya. Pazar günleri yataktan pek geç kalkmamaya çalışıyorum. Eğer geç kalkarsam bütün işlerim kalıyor. Hafta içi pratiklik açısından fazla uğraştırmayan yemekler yapıyorum. Hafta sonu; özel olsun diye biraz uğraştırıcı yemekler ve çocukların istediği kurabiye veya keki yapayım derken hiç oturma odasına girmeden akşam oldu. Akşam yemeğini yiyip oturma odasına geçtiğim zaman yerimden kalkacak hâlim kalmamıştı. Hatta ben yarın işe gidebilirmiyim gidersem de orada verimli olabilirmiyim diye düşündüm. Ama neyse ki içtiğim bir ağrı kesici ve güzel bir uyku ile sabah rahat bir şekilde yataktan kalktım.
Kızım her cumartesi gecesi başlar anne yarın menü de ne var diye. Ben de ne istiyorsun dedim. Oğlum börek yap anne dedi. Kızım da sen bilirsin dedi.
Sabah kahvaltısına peynirli börek yaptım. Dolaptaki kabaklara baktım. Çürümeye başlamışlar. Onlardan kabak mücveri yaptım. Belki oğlum yemez diye patates kızarttım; ama oğlum mücveri çok sevdi. Ben de bundan çok mutlu oldum. Biraz rahatsızdım. Kendim ve eşim içinde sıcacık bir çorba pişirdim. Herkesin sevdiği bir akşam yemeği menüsü oldu.

TEPSİ BÖREĞİ
MALZEMELER:
1 KİLO YUFKA
2 YUMURTA
3 KAŞIK YOĞURT
YAĞ
YARIM KİLO LOR PEYNİR
YARIM BAĞ MAYDANOZ
TUZ , KARABİBER
YAPILIŞI
Lor peynir ile incecik doğramış olduğumuz maydanozu,tuzu,karabiberi ve bir yumurta akını karıştırıp içini hazırlıyoruz. Sosu için bir kasede 3 kaşık yoğurt ile yağı çırpıyoruz. Ben biraz da su katıyorum içine. Yufkanın bir tanesini tepsimize seriyoruz. Üstüne sosumuzdan döküyoruz. Sosun üstüne 2 yufkayı parçalara bölerek ve araya sos dökerek seriyoruz. Orta kata iç malzemesi koyup kalan yufkalara da aynı işlemi uyguluyoruz. En üste kenardan sarkan yufkayı kapatıyoruz. Sosumuzun içine 2 adet yumurta kırıp böreğimizin üstüne döküp, dilimliyoruz. Sosu çekebilisin diye böreği biraz bekletip 180 derecelik önceden ısıtılmış fırında pişiriyoruz.

KABAK MÜCVERİ
Ben ölçü ile yapmadım. Çünkü kabağım bir kiloydu. Fakat birazı çürümüş.
Kabakları rendeledim. İçine biraz kuru nane, bir yumurta, tuz, karabiber yarım paket kabartma tozu, bir kaşık salça ve 2-3 kaşık un koyup karıştırdım. Kızgın yağda kızarttım.

15 Kasım 2008 Cumartesi

MAKARNA




Her zaman çocuklarımın da sevdiği ve yiyebileceği yemekleri yapmaya ve soframda bulundurmaya çalışırım. Bazen oğlumun yemediği şeyler oluyor; bu yüzden de mutlaka her sofra da sulu yemeğin yanına makarna, pirinç pilavı veya bulgur pilavı olur. Kızımın yemek seçme huyu yok ama oğlumun var. En azından çocuklarımın diğer yemeği yemedikleri zaman bunlarla karınları doyuyor. Makarnayı her seferinde değişik soslarla pişirmeye çalışıyorum ki çocuklar hiç olmazsa ek malzemelerden bir nebze olsun gıdalarını alsınlar diye. Geçen hafta akrabamız Sevilay ablam anneme yemeğe gelmişti. Gelirken makarna yapmış gelmiş. Çocuklar tadını beğenince dün akşam yemeğin yanına bende yaptım.


Tarifi çok basit. Belki sizler de biliyorsunuz ve yapıyorsunuzdur.


Makarnayı kaynamış olan tuzlu su ile istediğimiz dirilikte haşlıyoruz. Suyunu süzüyoruz. Tencereye tereyağımızı katıp eritiyoruz. Ben yağ erirken içine 1 adet et veya tavuk suyu tableti atarım. Yağla beraber kavururum. Makarnaya hoş bir tat verir. Kavrulan yağın içine makarnayı katıp, karıştırıp biraz pişiriyoruz. Diğer tarafta bir kasenin içine 1 adet yumurta kırıyoruz, içine biraz yağ akıtıp kaşar peyniri rendeleyip çırpıyoruz. Hazırlamış olduğumuz bu sosu üzerine düzelttiğimiz makarnamızı üstüne döküp; kısık ateşte pişiriyoruz. İstersek üzerine sosu döktükten sonra benim gibi toz kırmızı biber de ekebilirsiniz.


Piştikten sonra dilimleyerek servis yapıyoruz. Tadı ve görüntüsü çok güzel oluyor. Herkese güzel bir hafta sonu diliyorum.

14 Kasım 2008 Cuma

ISPANAK VE TAVUKLU PİLAV




Sabahları ben evden çıkarken ev halkı uyuyor oluyor.Bazen eşim de işlerini ayarlarsa o da geç gidiyor. Kızım da beni sabahları göremediği için günde 3 defa arar. Sabah kalkınca, okula giderken ve okuldan gelince. Sabah aradı konuştuk. Okula giderken tekrar aradı anne akşam ne yiyeceğiz diye sordu. Bende bilmem akşam eve gelince bakarız kızım dedim. Telefonu kapattıktan sonra ben düşünmeye başladım; akşama ne yapsam diye. Akşam olup eve gidince hemen mutfağa girdim. Tabii ki kızım ve oğlum peşimde. Dolaba baktım. Dün akşam pişirdiğim kıymalı ıspanak ve haşlamış olduğum tavuk var. Tavuğun suyu ile pilav pişirdim. Tavukları parçaladım; üzerine biraz salça ile limonu karıştırıp sürdüm ve fırında üzerine kızarana kadar pişirdim. Yanına havuçlu ve marullu bir salata ile ayran yaptım. Ortaya herkesin hoşlandığı güzel bir menü ve akşam yemeği çıktı. Ben burada pilav ve tavuğun değil de ıspanağın tarifin vermek istiyorum. Herkesin ıspanak pişirmesi aynıdır ama ben arşivimde bulunması için yazıcam.




MALZEMELER:


1 KİLO ISPANAK


250 GR.KIYMA


2-3 ADET DOMATES


1 ADET SOĞAN


1 KAŞIK SALÇA


TUZ,YAĞ


1 AVUÇ KADAR PİRİNÇ




YAPILIŞI:


Ispanakları bol suyla yıkayıp doğruyoruz. Ben kaynamış suyun içine koyup 5-10 dakika gibi bekletip süzüyorum. Diğer tarafta yemeklik doğradığımız soğanı kavuruyoruz,Üzerine kıymayı ekleyip tekrar kavuruyoruz. Salçasını da koyup birlikte biraz daha pişirdikten sonra haşlanmış olan ıspanakları, küp küp doğradığımız domatesleri ve tuzu ekleyip bir bardak kadar da su katıp pişiriyoruz. Ispanaklar biraz pişince üstüne pirinçleri döküp; beraber pişiriyoruz.


Yanında yoğurt veya bizim gibi ayranla beraber servis yapıyoruz.


13 Kasım 2008 Perşembe

ÇİKOLATALI TOP KEK




Fırından dün çıktı bunlar.


Dün akşam kızım ve oğlum markete gittiler.Oğlum tutturmuş top kek diye. Dışarıdan sesleri geliyor. Kapıyı açtım. Oğlum ağlıyor; kızım bağırıyor. Ne oldu dedim. Kızım anne top kek istedi almadım dedi. Oğlum ablam almadı diye hem ağlıyor hem anlatıyor. Neyse ikisini içeriye aldım ve yatıştırdım. Oğluma top kek yapalım mı dedi. Hemen sevinç çığlıkları atmaya başladı. Yemeğimizi yedik ama bu arada oğlum devamlı anne ne zaman yapcaz diye soruyor. Yemekten sonra ortalığı toparladım, kek malzemelerini hazırlarken bir tarafımda kızım, bir tarafımda oğlum hep beraber kek yaptık. Acele ile oldu ama tadı çok güzel oldu. Bu tarifi arkadaşımın annesinden almıştım.




MALZEMELER:


1 SU BARDAĞI ŞEKER


1 SU BARDAĞI SÜT


100 GR MARGARİN (ERİMİŞ)


2 ADET YUMURTA


1 PAKET KABARTMA TOZU


1 PAKET VANİLYA


3 ÇORBA KAŞIĞI KAKAO


1,5 SU BARDAĞI UN


İÇİNE: CEVİZ,DAMLA ÇİKOLATA,FINDIK KIRIĞI KONABİLİR




YAPILIŞI:


Yumurta ve şekeri çırpıyoruz. İçine erimiş yağımızı,sütümüzü ve kakaoyu katıp tekrar çırpıyoruz. Diğer tarafta unu,kabartma tozunu ve vanilyayı eleyip sıvı malzemenin içine katıp bir iki kez karıştırıp; muffin kalıplarına paylaştırıyoruz. Ben kalıplara biraz harçtan koyup arasına damla çikolata koydum.Üzerine tekrar harçtan ekledim. 175-180 derecelik önceden ısıtılmış fırında kürdan testi temiz çıkıncaya kadar pişiriyoruz.
Yumuşacık, lezzetli muffinleriniz hazır. Benimkiler fırının başından ayrılmadılar. Pişene kadar zor dayandılar. Çıkar çıkmaz soğumasını fazla beklemeden hemen bir taneyi iki kardeş paylaştı. Bende biraz önce siz kavga etmiyormuydunuz dedim. Kızım aman anne o biraz önceydi dedi.
Onların yüzlerindeki gülümseme ve mutluluk benim tüm yorgumluğumu aldı götürdü.

12 Kasım 2008 Çarşamba

PATATES SALATASI




2-3 gündür üzerimde bir kırıklık ve halsizlik var.Grip başlangıcı herhalde.Gündüzleri iş yerinde eve gidince yapacaklarımın planını yapıyorum fakat eve gidip yemek yiyince canım hiç bir şey yapmak istemiyor.Daha doğrusu halim olmuyor.Sadece oturup dinlenmek veya uyumak istiyorum.Ama bazen bunu da yapamıyorum.Çünkü evde beni bekleyen 2 tane çocuk ve ev işleri var. Bu halsizlik ve isteksizlikten dolayı blogumu bile güncelleyemedim.


Bu salata geçen akşam ki yemeğin yanına çeşit olsun diye yapıldı.


Eşim ve çocuklar patatesi çok severler. Hatta her pazar günü kahvaltı menüsü için patatesli bir şeyler isterler.


Tarif için ölçü vermiycem.Ben göz kararı yaptım.Sadece kulladıklarımı yazıcam.




MALZEME:


PATATES


HAVUÇ


MAYDANOZ


DOMATES


TAZE SOĞAN


MISIR


LİMON,YAĞ.TUZ,NAR EKŞİSİ


Patatesleri haşladım.(ben patatesleri düdüklüde haşlıyorum.Daha kısa süre de haşlanıyor.Tavsiye ederim.) onları doğradım.Üzerine maydanozu, yeşil soğanı ve domatesi koydum.Havucu rendeleyip üzerine ekledim.En son mısırları da koyup; sosunu döktüm.Sos: bir kasede limon suyu,tuz,zeytinyağı ve nar ekşisini karıştırdım.Sosunu döktükten sonra yarım saat kadar beklettim.Çünkü salata beklediği zaman sosu daha iyi çekiyor.


7 Kasım 2008 Cuma

ERİŞTE ÇORBASI




Ben özel bir şirkette muhasebeci olarak ve haftanın 6 günü sabah 8.00 akşam 19.00 saatleri arasında full çalışan biriyim. Yoğun çalışmadan dolayı bazı akşamlar yemeksiz kaldığım olur. Genelde; o günün yemeğini bir gece önceden hazırlarım. Ertesi güne sadece pilav,makarna ya da çorba gibi şeyler kalır. Sağolsun kızım da artık bana yardımcı olmaya başladı. Mutfakla uğraşmayı seviyor. Ben iş yerinden çıkmadan önce kızımı arar 2 bardak pirinç ıslat veya makarnayı haşla derim. Kızım bunları yapınca bana sadece pişirmesi kalır. Böyle olunca da sorfaya oturmamız daha çabuk ve kolay oluyor. Bu çorba da yemeğimin olmadığı bir akşam yapıldı. Yapımı çok basit ve lezzeti güzel bir çorba. Biz üzerine yoğurt ekerek yeriz. Benim çocuklarım bu çorbaya makarna çorbası derler.




MALZEMELER:




YARIM PAKET ERİŞTE MAKARNA


2 DOMATES


1 KAŞIK SALÇA


YAĞ-TUZ


SU


YAPILIŞI:


Domatesleri rendeliyoruz. Tencereye yağımızı katıp kızdırıyoruz. İçine rendelemiş olduğumuz domatesleri atıp kavuruyoruz; üzerine salçayı ekleyip beraber biraz daha kavuruyoruz. Suyunu ve tuzunu katıp kaynamasını bekliyoruz. Kaynayan salçalı suyun içine erişte makarnamızı ekleyip, pişmesini bekliyoruz. Çorba gibi sulu olacak. Üzerine yoğurt ekerek servis yapıyoruz.


5 Kasım 2008 Çarşamba

TAZE FASULYE



3 gündür o kadar telaşlıydık ki ne bloga girip güncelleme yapabildim ne de arkadaşlarımdan gelen güzel yorumlara cevap yazabildim. Bunun nedeni pazartesi gecesi babamın aniden rahatsızlanıp yoğun bakıma alınması. Pazartesi gecesi saat 23,30 gibi telefon geldi; arayan yengem. Ebru telaşlanma amcan babanı hastaneye götürdü diye. Ben ve eşim hemen hastaneye gittik. Babamı gider gitmez hemen yoğun bakıma almışlar. Yoğun bakıma bizleri almıyorlar.Kapını önünde bekliyoruz. Kimsebir şey demiyor.Çok zor anlardı. Allah hiç kimseyi hastane kapılarında bekletmesin. Tetkikler yapıldı, Ciğerde ödem oluşmuş bu ödem kalbe baskı yapınca kalp sıkıştırması oluşmuş. Saat 2-2,30 gibi eve geldik. Salı günü öğleye doğru yoğun bakımdan çıkarıp; normal odaya aldılar. Salı akşamı da geç saate kadar hastaneydik. Allah'a şükür bugün hastaneden çıkardık. Herşeyin başının sağlık olduğunu bugün bir kez daha anlamış oldum. Babacım Allah seni başımızdan eksik etmesin.


Neyse akşam saati herkesin moralim bozdum. Aslında konu taze fasulyeye gelecek de ben konuyu bağlamayı beceremedim. Herkes taze fasulyeyi bilir ama bu fasulye pek bildiklerimize benzemiyor ya da ben ilk defa gördüm. Börülcenin biraz daha kalını. Babam pazardan almış. Annem baban 2 haftadır bundan alıyor tadı da güzel dedi. Annemler beraber pişirdik tadı gerçekten güzeldi. Yanlız biz bu sefer herkesin bildiği gibi de değil haşlayarak pişirdik. Gelelim tarife





MALZEME:


1 KİLO TAZE FASULYE


4-5 ADET DOMATES


2 ADET SOĞAN


1-2 ADET LİMON TUZU


1 YEMEK KAŞIĞI SALÇA


TUZ-YAĞ





YAPILIŞI:


Fasulyeleri doğrayıp, yıkayıp su koyduğumuz tencerede haşlıyoruz. Fasulyeler haşlanırken diğer taraftan soğanı yemeklik, domatesleri de küp küp doğruyoruz. Tavaya yağımızı alıp kızdırıyoruz. İçine soğanları atıp kavuruyoruz. Kavrulan soğanların üzerine doğradığımız domatesleri ve tuzunu atıyoruz. Beraber pişiriyoruz. Pişerken içine 1-2 küçük limon tuzu katıyoruz. En son salçamızı da ekleyip ocağı kapatıyoruz. Haşlamış olduğumuz fasulyelerin sularını süzüp; tencereye aktarıyoruz. Üzerine hazırlamış olduğumuz sosu döküyoruz. Üstüne; isteğe bağlı olarak bir iki diş sarımsak koyup bir çay bardağı kadar su ekleyip kısık ateşte pişiriyoruz.


Lezzetli bir yemek oldu. Biz börülceyi de bu şekilde pişiririz.
Not:Telefondan çektiğimiz içn resim çok net değil

3 Kasım 2008 Pazartesi

BUGÜN BENİM EVLİLİK YILDÖNÜMÜM

Yeni bir haftaya ve yeni bir aya daha merhaba dedik. Herkesin güzel bir hafta geçirmesini diliyorum. Evet arkadaşlar bugün benim evlilik yıldönümüm. 13 yılı acısıyla ve tatlısıyla geride bıraktık. Bu yazıyı yazarken düşündüm; bu 13 yılda neler yaşandı diye. Bir çok iyi ve kötü şeyler yaşandı ama en güzeli de 2 tane dünya tatlısı çocuğun olması. Canım seninle beraber daha nice 13'leri 23'leri geride bırakmak dileği ile. Seni çok seviyorum

31 Ekim 2008 Cuma

PIRASA KAVURMASI


Kış mevsimi kendini yavaş yavaş hissettirmeye başladı.Bu durum pazardaki tezgahlara da yansıdı.Yaz sebzeleri eskisi kadar çok değil. Onun yerine taze taze pırasalar, ıspanaklar, karnıbaharlar ve brokoliler aldı tezgahlardaki yerlerini. Ben pırasayı çok severim. Annem bazen klasik pırasa yemeği yerine kavurup üzerine yumurta kırarak yapar. Geçen akşam aklıma geldi. Ben de öyle pişirdim. Bol ekşili ve acılı çok güzel olmuştu. Biz severek yedik.



MALZEME:

1 KİLO PIRASA

2-3 ADET DOMATES

1 ADET SOĞAN

1 KAŞIK SALÇA

1 VEYA 2 YUMURTA

TUZ VE YAĞ

YAPILIŞI:

Pırasalar küçük küçük doğranır. (ben pırasayı dörde bölüp doğruyorum) Bol suda yıkanır ve suyu iyice süzdürülür. Suyu süzülen pırasalar tencereye alınır. Üstüne domates ve soğan doğranır. Yağı katılır. Ocağa konur, biraz sararması beklenir.Sarardıktan sonra üzerine 1 kaşık salçamızı ve tuzu ekleyerek kısık ateşte pişmeye bırakıyoruz. Kısık ateşte kendi suyu ile daha güzel pişiyor. Piştikten sonra ocaktan almaya yakın üzerine yumurtalar kırılıp biraz daha pişirilir. ilk sıcaklığı gittikten sonra limon ve pul biber ile servis yapılır.

Eğer evde kıymanız varsa kıymalı da çok güzel oluyor. Bu durumda önce soğanı kavurup daha sonra kıymayı ekleyip kavuruyoruz. Kavrulan kıymanın üzerine pırasaları koyuyoruz.

30 Ekim 2008 Perşembe

Anneanne Kurabiyesi



Ben hafta içi yoğun çalışan biriyim. Kızımın okulu da olunca (bu arada benim dünyalar güzeli iki tane çocuğum var. Bir kız bir oğlan) anneme ancak hafta sonları gidebiliyorum. Sağolsun canım anneciğim ve canım kuzenim her hafta sonu ben geleceğim diye özel şeyler yaparlar. Bazen bende evde denemek istediğim bir tarifi yapar götürürüm. Kendimize ziyafet çekeriz. Aslında annelerimizin yaptığı her şey özel ve güzeldir. Bu hafta da annem bize devamlı yaptığı ve annemle özdeşleşen kurabiyesinden yapmış. Çocuklar buna anneanne kurabiyesi derler. Herkesin bildiği bir tariftir. Ama ben çok yeni bir blogcu olarak tarif defterimde bulunsun diye yazıyorum. Bu kurabiye kapalı bir kutuda kolay kolay bayatlamıyor.

MALZEMELER:

3 YUMURTA (BİR TANESİNİN SARISI ÜSTÜNE SÜRÜLECEK)

2 SU BARDAĞI ŞEKER

1 SU BARDAĞI SIVIYAĞ

1 SU BARDAĞI YOĞURT

YARIM PAKET MARGARİN (ODA SICAKLIĞINDA )

YARIM BARDAK SÜT

2 PAKET KABARTMA TOZU

ARZUYA GÖRE PORTAKAL VEYA LİMON KABUĞU RENDESİ


YAPILIŞI:

Yumurta, şeker, sıvı yağ, margarin, süt ve yoğurdu bir kap içinde karıştırıyoruz. Beraber elediğimiz un ve kabartma tozunu sıvı malzemelere ekleyip yoğuruyoruz. Ele yapışmayan fakat yumuşak bir hamur hazırlıyoruz. Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar alıp istediğimiz şekli vererek hafif yağlanmış veya yağlı kağıt serilmiş tepsiye diziyoruz. Üstüne biraz sıvı yağ ile inceltilmiş yumurta sarısı sürerek önceden ısıtılmış 180 derecelik fırınımızda pişiyoruz.

not: henüz digital fotoğraf makinem olmadığı için telefondan çektim. Bu yüzden pek net olmayabilir.

ARTIK BENDE BURDAYIM

HERKESE MERHABA
Ben Ebru; yaklaşık 2 yıldır tüm yemek bloglarını gezerek ve ne kadar güzel şeyler diye iç geçirerek bakan ben, en sonunda çok sevdiğim bir arkadaşımın
(isterseniz onun blogunuda ziyaret edebilirsiniz yldoz.blogspot.com)
sayesinde ve yardımıyla blog açmaya karar verdim. Aslında açarkende çok tedirgin oldum. Çünkü sizler gibi her zaman değişik lezzetler deneyebilirmiyim diye şüpheye düştüm. Ama arkadaşım ve kuzenim Yeşim sağolsunlar beni cesaretlendirdiler ve bende kuzenimle ikimize ait olan bir blog açtım. İnşallah sizlerle uzun süren bir dostluğumuz ve arkadaşlığımız olur.

23 Ekim 2008 Perşembe